Faruk YİĞENOĞLU


Türkiye Düşerse Coğrafya Düşer

Kalplerinizi temizleyin ufka doğru yolculuğa hazır olun yalnız zihinlerinizi tazeleyin.Akılla coşkunuzu harekete geçirin.


Kalplerinizi temizleyin ufka doğru yolculuğa hazır olun yalnız zihinlerinizi tazeleyin.Akılla coşkunuzu harekete geçirin.

 

Bugüne kadar yaşanmış küçük hesapların, öfke ve nefretin, bencilliklerin, kişisel hesaplarını Türkiye’den üstün tutanların sizi zehirlemesine izin vermeyin. Gözünüzün kapanmasına kulakların tıkanmasına izin vermeyin kendi iradeniz içinde ölçüp tartın hakkaniyetli olun.Ülkemize kardeşligimize kurşun sıkılarak değil içten ince hesaplar,planlar yapılarak

ülkemizde ekilen kötülük rüzgârlarına karşı sağlam durun. Bizi bizle vurmaya kalkanlara dikkat edelim. Tıpkı geçmişte olduğu gibi Selçuklu,Osmanlı şimdide Türkiye.

 

Türkiyemizi yalnız bırakmayalım. İçeriden ve dışarıdan ortak yürütülen amansız saldırılarla karşı karşıyayız. Tek bir kumandadan oynanan oyunların aynı karargâhlardan, aynı merkezlerden servis edildiğini, bu ajandanın doğrudan Türkiye’yi hedef aldığını unutmayalım. Yeni bir durum değil geçmişe bakınca anlaşılan ama görülmek istenmeyen bir gerçek var ortada. Coğrafyamızın bulunduğu konum itibariyle nasıl büyük bir hesaplaşma içinde olduğu aşikar. Böyle bir kavgada, hangi gerekçe ile olursa olsun, Türkiye’yi asla yalnız bırakmadan geçmişin ve geleceğin kavgası hatırlatmak istiyorum. Çünkü bu, yüzyılların mücadelesi. Çünkü bu, dar siyasi ajandalara sıkıştırılabilecek bir şey değil.

 

Kavgayı tek bir kumandadan yönetmeye çalışanlar başlatıyor. Korkudan başlattılar İçeride ortaklar buldular bizi bizle vuruyorlar.

Bu kavgayı biz başlatmadık, onlar başlattı. Onlar bizi zayıflatmak, hareketsiz bırakmak, durdurmak için harekete geçti. Onlar bize karşı içeride, sınırlarımızda, denizlerimizde cepheler kurdu. Onlar Osmanlı korkusuyla, Selçuklu korkusuyla, Anadolu’dan yeni bir güç yükseliyor korkusuyla harekete geçti. Bu gücün nereye ulaşabileceğini gördü, okudu ve açık saldırılara girişti.Yeni bir oluşum ile 2. Haçlı ittifakı kuruldu. Durmadan yorulmadan bıkmadan usanmadan üstümüze geliyorlar öyle ya da böyle desteklemeye çalıştıkları siyasilerle birlikte sermaye güçlerini artırarak, elinde bulundurdukları kanallar ve ajanslar ile sürekli yalanlar üstüne kurulu hikayeler anlatarak bizi düşürmeye çalışıyorlar.

 

 

Türkler terkardan güçleniyor diyerek ortaya çıktılar. Korku salmaya başladı ve içimizdeki ajanlarıyla beraber yürütmeye başladıkları planları hızlandırmaya koyuldular. 3 kıtaya hükmetmiş bir devletin yeniden bu duruma gelmeye çalışması onları bu duruma getirdi.

1. Dünya Savaşı sırasında Yemen’den Kanal’a, Irak’tan S. Arabistan çöllerine kadar coğrafya genelinde harekete geçirdiği çevreleri yeniden harekete geçirdi.Bu çokuluslu cephe; Batı dünyasını adeta bir Haçlı ittifakı gibi Türkiye’ye karşı hareketlendirdi. Kudüs’ü ele geçirmek ister gibi, Akdeniz’i ele geçirmek gibi, Anadolu’yu yağmalayıp İslâm şehirlerini kılıçtan geçirmek gibi bir yağmacı, talancı motivasyonla Türkiye’nin üzerine saldı.Onlar gayet iyi biliyor ki Türkiye Orta Asya'nın görünmeyen gerçek sahibi. Yaptığı abilikler sebebiyle ile yeniden nefesini kesmek, mecalsiz bırakmak, aklını karıştırmak, sosyal çatışmalarla enerjisini bitirmek istedi. Çünkü biliyorlar Türkiye düşerse coğrafya düşer, Türkiye dar alana sıkışırsa coğrafya ellerinde kalır, Türkiye susarsa insanlık susar.

 

Bu amaçla, ana hedefleri yine biz olduk. Bin yıldır nasıl biz olmuşsak yine biz olduk. Bugün verdiğimiz mücadele, tarih açısından, coğrafyanın geleceği açısından, geçmiş ve gelecek açısından 3. Dünya Savaşının ta kendisidir. İstiklal mücadelesi kadar özveri ile kararlılıkla yürüttüğümüz mücadele olmalıdır.

 

Yüreği kötü, aklı ve zihni kirli çevrelerin zihinlerimize, evlerimize, şehirlerimize ve sokaklarımıza yaydığı hastalıklara karşı teyakkuzda olun. Salgın hastalıklardan çok daha yıkıcı bir zihinsel salgın yayıyorlar. Türkiye’ye ait ne kadar güzellik varsa küçümsüyor, alay ediyor, sulandırıyor, yerine kötülükler inşa ediyorlar.Buna izin veremeyiz. Kim olursak olalım, yüreğimizde küçücük de olsa vatan sevgisi varsa, millet sevgisi varsa, bu topraklara bağlılık varsa, tarih ve coğrafya biliyorsak, geçmişi hatırlıyor ve geleceğe bakabiliyorsak, bu oyunu bozmalıyız.

 

Çöküş dönemindeyken başardılar. Yükseliş döneminde şansları yok! Türkiye ve dünyayı iyi okumalı. İnsanlık tarihinin en kritik güç kaymalarından birinin daha yaşandığını ve bunun bize olağanüstü çıkış, yükseliş olarak geldiğini görün.Nasıl bir Türkiye inşa edildiğini, bunun kimleri korkuttuğunu ve onların kimleri sahaya sürdüğünü, tetikçi olarak kullandığını, kimlerin kimlerin kurşunlarıyla Türkiye’yi vurduğunu görebilmek lazım.Çok zor bir dönemden geçiyoruz. Kritik bir eşiği atlamak üzereyiz. Siyasi tarihimizin en sert hesaplaşmalarından birini daha yaşıyoruz. Ama öncekilere göre şanslıyız. Yüz yıl önce çöküş dönemindeydik. Bütün oyunları tuttu. Dışarıdan ve içeriden vurup bizi susturdular. Ama bugün yükseliş dönemindeyiz. Tarihi yeniden başlatma, coğrafyayı yeniden ayağa kaldırma, binlerce yıllık siyasi genetikle dünyanın merkezine yürüme dönemindeyiz.

 

Yaşanabilir Türkiye için elimizden geleni yapmalıyız. Onlar ne yapsalar, kazanamayacakları bir savaş bu. Derdimiz, endişemiz bu değil. Endişemiz, ülkesini seven, bütün bunları görebilen insanların da, yalan ve kurgu senaryolarla, dışarıda hazırlanmış paketlerle yanlış cephelere savrulabilmesi. Bunu önlemeye çalışmalıyız.

 

Yaşanabilir Türkiye için gereken adımlar doğru hamleler ile yapılmalı. Birlik ve beraberlik içinde hareket edilmeli geçmişi unutmadan geleceğe hız kesmeden devam etmeliyiz.