CANAN YÜCEL

Tarih: 26.12.2024 11:39

UMUT MU, HÜZÜN MÜ?

Facebook Twitter Linked-in

Türkiye, 2024 yılını geride bırakırken ekonominin sancılı tablosu önümüzde duruyor. TÜİK'in açıkladığı işsizlik oranları her ne kadar "düşüş eğiliminde" görünse de, sokakta işsizlik farklı bir çığlık atıyor. İşsizlik, yalnızca rakamlara indirgenmiş bir olgu değil; insanların sabah 8'den gece 12'ye kadar çalışmasına rağmen temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmasıdır. 

2025 yılı için belirlenen asgari ücret 22.104 TL oldu. İlk bakışta bu rakam umut ışığı gibi görünebilir, ancak gerçek hayatın içinde bu ışık yerini karanlığa bırakıyor. Çünkü asgari ücrete yapılan zamlarla beraber ürün ve hizmet fiyatlarının da hızla arttığını gördük. Bugün asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaş, marketteki temel ihtiyaçlarını bile almakta zorlanıyor. 

Bir ülkenin ekonomik gücü, sadece maaşlara yapılan zamlarla değil, alım gücünün korunmasıyla ölçülür. Ancak Türkiye'de bu denge uzun süredir bozuk. İnsanlar artık tek bir maaşla yaşamlarını sürdüremiyor. Evine ekmek götürmek isteyenler, ana işlerinden sonra ek iş arıyor; kimi paket servis yapıyor, kimi gece boyu taksicilik yapıyor. Bu durumun en büyük sebebi, üretime dayalı bir ekonomi modelinden uzak olmamız. 

Türkiye'de nüfus hızla artıyor. Ancak bu nüfusa paralel olarak üretim, istihdam ve refah seviyesinde bir artış göremiyoruz. İşverenler, artan maliyetler nedeniyle daha az işçi çalıştırma yoluna gidiyor. Dolayısıyla işsizler ordusu her geçen gün büyüyor. 

2025 yılına umutla bakmayı isterdim. Ancak şu anki tablo, bizi bir "hüzün yılı" beklediğini gösteriyor. Çözüm ne mi? Üretim odaklı ekonomi modeline geçiş, çiftçiye ve sanayiciye destek, istihdam alanlarının artırılması ve insanların alım gücünü koruyacak politikalar... 

Türkiye’nin geleceği için bu adımların atılması şart. Yoksa ne kadar zam yapılırsa yapılsın, çığlık atan o sokak sesi hiç susmayacak. Bu sesi duymak için rakamların ardındaki hayatlara bakmamız gerek.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —