Faruk YİĞENOĞLU


YARINLAR BİZİM

Günlük yaşamada genelde karşılaştığımız çokça da şikayetçi olduğumuz davranış biçimi, eleştirilmek..


Günlük yaşamada genelde karşılaştığımız çokça da şikayetçi olduğumuz davranış biçimi, eleştirilmek.. Kendimizi eleştiri yapmanın tek sahibi sanarak bireysel, kurumsal ya da ülkenin yönetiminde, muhalafet olmayı ifade eden bir ifade biçimi. Muhalefet yapmak, eleştirmek derken aslında yapılan sadece TENKİT yapmak.

Sevmediğimiz bir insanın o kadar olumlu yanlarının arasında, yakaladığı eksiği ön plana çıkarmak ya da sahip olmak istediği makamı işgal eden kişiyi yıpratarak kendine yer açmak. Ya da kendisini iyi gösterebilmek için karşısındakinin eksik ya da kötü yanlarını, ya da kötü olarak algılanabilecek yanlarını sinsice ön plana çıkarmak, ya da acımasızca yıpratma kampanyası yapmak. Bu davranış biçimi çoğu zaman, kendini ön plana çıkaracağım derken ya da bir yere geleceğim derken; eğer aile içi ise, aileyi, kurum içi ise kurumu, arkadaş çevresi ise arkadaşlığı, ticari bir çevre ise ticareti, iş yaşamını, ülke yönetimi ise ülkenin tamamını tehlikeye atma pahasına bu girişim yapılabilir.

Aslında bireysel olarak yarınımıza, ailemizin yarınına, şirketimizin, kurumumuzun, işimizin devlet ve milletimizin yarınına talip olmak için, anı yaşarken yarını da hazırlamamız gerekmez mi? Yoksa günlük politikaların, güncel yaşamın dayattığı bir yaşam biçiminin ötesine geçebilir miyiz? Rüzgarda savrulan yaprak misali nerde duracağımız belli olmaz değil mi? En uygunsuz, istemediğimiz bir mekan ve ortamda kendimizi bulabiliriz.

Yarına talip olmak sadece başkalarını yıpratmakla olur mu? Daha iyisini yapmak, daha uygarcasını talep etmekle olmaz mı? Bu kişisel ve toplumsal her an ve yerde gerekli davranış biçimi değil mi? İş sahibi meslek sahipleri, yerel yöneticiler, sivil toplum örgütleri ve siyasi kurumlar önce kendileri millet ve insanlığın daha müreffeh bir yaşama ulaşması için; hayaller kurmalı, fikirler geliştirmeli, icraatlar yapmalı, stratejiler geliştirmeler. Böyle olmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü; Dünya ufak bir grubun güç heveslerinin kurbanı olmaktan şimdiye kadar kurtulamadı.

HALA yine bizi bununla vurmaya çalışıyorlar. Tıpkı Kanuni’de, Abdulhamid Han da, Necmettin Erbakan ve şimdi de Recep Tayyip ERDOĞAN’da yani gelişmekte olan bağımsız TÜRKİYE’DE..

Demokrasi getirmek için binlerce milyonlarca insanı katlettiler. Petrolü ele geçirmek, stratejik bölgelerde etkin olmak için tarihleri kültürleri yok ettiler. Bunları yaparken gelişmiş ülkelerin ürettiği silahlar ve kararlarla yaptılar Seçim geliyor, her bireyin vatandaş olduğu, geleceği, bekası namusu, ülkesinin ve milletinin bağımsızlığının sorgulanacağı, sorgulanması gerektiği bir seçim zamanı geliyor. Bu an ülkenin vatandaş olarak yarınına talip olmamız gereken bir an. Dünyanın, ülkemizin vicdana, merhamete ihtiyacı olduğu bir zamanda ülkemizdeki bu seçim çok önemli. Çok önemli olmalı. Muhalefet silkinmeli, sadece iktidarı eleştiren celalli konuşmalarla hiçbir yere varılmıyor.

Çevremizde onlarca yeni gelecekler sahneye konurken, biz yaşam körlüğünde yol