Kurtuluş KILINÇ


ZEYDAN BAŞKAN KOLTUĞU KAYBETTİ

Her zaman yazıp çizdiğimiz bir mevzu var; "Biz, Adana olarak neden başka şehirler gibi olamıyoruz?" Bunun aslında en güzel cevabını bu hafta net bir şekilde gördük. Tam da, "Şehrimiz artık adliye vakalarıyla, yöneticilerimizin kavgalarıyla anılmıyor. Artık festivaller şehrinden söz etmeye başladık, bu kez kabuğumuzu kıracağız" demeye başlamıştık ki işler yeniden sarpa sardı.


Her zaman yazıp çizdiğimiz bir mevzu var; "Biz, Adana olarak neden başka şehirler gibi olamıyoruz?" Bunun aslında en güzel cevabını bu hafta net bir şekilde gördük. Tam da, "Şehrimiz artık adliye vakalarıyla, yöneticilerimizin kavgalarıyla anılmıyor. Artık festivaller şehrinden söz etmeye başladık, bu kez kabuğumuzu kıracağız" demeye başlamıştık ki işler yeniden sarpa sardı.

Yine garip garip haberlerle anılır oldu bu güzel şehir. Büyükşehir özelinde gerçekleşen bu tartışmalarda Adana, önce Büyükşehir Belediyesi tarafından işten çıkartılan insanlarla, sonra belediye meclis kavgalarıyla, Altın Koza gibi Türkiye'ye mal olmuş ancak Adanalıların bile neredeyse haberinin olmadığı başarısız organizasyonlarla, sinekle mücadele ve bozuk otobüsler başta olmak üzere verilemeyen belediye hizmetleriyle ve en son da hayali bir sahra hastanesi ve makam koltuğunun haczettirilmesi gibi şovlarla gündeme geldi. Bu şehirle ilgili bir çok eleştirimde cümlemi; "Yazık değil mi bu şehre?" diye bitiriyordum. Artık soru sormama gerek kalmadı. Gerçekten yazık bu şehre. Biz bu yaşananları hak etmiyoruz.

Düşünebiliyor musunuz? Adana Büyükşehir Belediye Başkanı'nın makam odası haczedilebiliyor ve belediye yetkilileri bunu bir mağduriyet unsuru olarak yansıtmaya çalışıyor. Ben bu yazıda kimin haklı kimin haksız olduğuna girmeyeceğim. Borç kim döneminden kalmış? Şimdiki başkan neden ödememiş onlara değinmeyeceğim. Bunları zaten çokça görmüş, okumuş olmalısınız. Beni ilgilendiren taraf bu olayın siyasi bir rant aracına çevrilerek buradan fayda beklenmeye çalışılması.

19 yaşımdaydım Özel Fm adlı radyoda çalışmaya başladığımda. 17 yıl boyunca aralıksız radyo programları yaptım. Çeşitli tarzlarda yayın yapan bu radyoların tamamında ortak bir kanaat vardı; Yayın odası o kurumun mahremidir. Evin yatak odası gibidir. Herkes giremez, herkes göremez. Yayın yapan kişi sorumlu olduğu saatte o mahremi korumak ve o mahreme halel getirtmemek zorundadır. Yayın masasındaki koltuğa yayın saati olandan başka kimse oturamaz. Bunlar yazılı olmayan kurallardır ve bunu tüm radyocular bilir. Televizyon için de böyledir. Yaklaşık 7 yıl program müdürlüğü ve haber müdürlüğü yaptığım televizyonun en mahrem yeriydi yayın masası. Öyle ki o zamanki yayın yönetmenimiz neredeyse her ay gelen hacizler sonrasında avukatların tamamını eli boş gönderirdi. Yayın odasından tek bir toplu iğne dahi alamazladı avukatlar.

Bir televizyon kanalında bile canına sahip çıkar gibi sahip çıkardı kurumundaki malzemeye çalışanlar. Televizyonun sahibi bilmezdi bile bunları. Mahremimize ayak bastırmazdık biz ancak Büyükşehir'de öyle olmadı. Kurumun en başı olan Belediye Başkanı'nın mahremine girildi. Oturduğu masaya ve koltuğa el konuldu. Belediyede çok daha değerli malzemeler olmasına rağmen Başkanlık Makamı'na el koydular. İşin kötüsü, haczin ardından koskoca Büyükşehir'de başka bir masa yokmuş gibi gittiler kahvehaneden bir masa ve bir kaç sandalye getirdiler. Sanki okeye dönüp, kağıt oynayacaklar. Sonra, ucu olmayan kalemi Başkan'ın eline tutuşturup fotoğraf çektiler ve bunu çok güzel bir şeymiş gibi basına servis ettiler.

Basın deyince, basın da burada ikiye bölündü. Hakkıdır. İnsanlar farklı açılardan bakabilir olaylara ancak başkanın yanında halıya oturup poz verenlere laf edemeyenler biz, "Bu Adana'ya zarar verir. Bize yakışmıyor. Büyükşehir Belediye Başkanlık makamı şov yeri değildir" dedik diye yaptığımızın gaztecilik olmadığını söyleyecek cür'eti buldular kendilerinde. Çünkü alışmışlardı şimdiye kadar kendileri gibi azgın azınlığın sesinin çok çıkmasına. Aykırı ses çıkınca her zaman o güzelleme yaptıkları fikir, ifade ve düşünce özgürlüğü gibi kavramları rafa atıverdiler hemen.

CHP Seyhan Gençlik Kolları da durumdan vazife çıkardı. Çocukları (yanlış okumadınız) çoğu okuma yazmayı yeni öğrenmiş, ezberden iki cümle kuramayacak dünyalar güzeli çocukları sokakta görse tanımayacağı Zeydan Başkan'ın propagandasında kullandılar. Eğer bir muhafazakar (hani gündemde ya) Ayasofya açıldı diye üç-beş kız çocuğuna başörtüsü takıp üç-beş erkek çocuğuna da cübbe giydirip şükür namazı kıldırsa çocukların istismar edildiğini söyleyecek kişiler çocukları siyasi amaçları için kullandılar.

Bu şov ne kadar daha sürecek bilmiyorum ama son zamanlarda hem söyleyip hem yazdığım ve sonuna kadar savunduğum bir şey var; Zeydan Başkan'ın danışmanları belki de kendilerince pirim yapmak ve Başkanı kamuoyunda daha bilinir hale getirmek için bir strateji dahilinde bunu yapıyorlar ama maalesef Adana'ya kötülük ediyorlar. Zeydan Karalar ile defalarca program ve röportaj yapmış birisi olarak O'nun bunları isteyerek yapmadığına eminim. Yapma Başkanım. Kendine de Adana'ya da kötülük ediyorsun.

ZEYDAN KARALAR CHP'NİN, HÜSEYİN SÖZLÜ MHP'NİN BAŞINA GEÇSİN

Siyasi partiler çok yakında kongre yada kurultaylarını gerçekleştirecek ve yeni genel başkanlarını belirleyecek. Geçtiğimiz günlerde Hüseyin Sözlü'nün MHP'nin başına geçme hesaplarından bahsediliyordu. Aslında bu hesap yeni değil. Henüz İyi Parti kurulmadan önce MHP içindeki derin çatlak sonrası Hüseyin Sözlü MHP Genel Başkanlığı için nabız yoklamış hatta bizzat benim yaptığım bir röportajda gidişattan memnun olmadığını söyleyerek MHP Genel Başkanlığı için yeşil ışık yakmıştı.

Tabi Devlet Bahçeli ile daha sonra yakınlaşmaları seçimi kaybetse de kendisini Genel Başkan Başdanışmanlığı'na kadar yükseltti. Hüseyin Sözlü'nün gönlünde yatan aslanı tahmin etmek zor değil. Kaldı ki Adana MHP için çok özel bir il. Dolayısıyla eğer Bahçeli'den sonra bir genel başkan seçilecekse bu neden Adana'dan olmasın.

MHP gibi CHP'de yakında kurultay yapacak. CHP'lilerin büyük kısmı parti içi dengeleri düşündüğünden ve bir koltuk kapma sevdasından Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekliyor gibi görünse de seçimi kazanabileceğini düşündüğü bir isim ortaya çıksa eminim şuan söylediklerinin tam tersini söylemeye başlarlar. Burada benim aklımdan geçen Zeydan Karalar'ın bir nabız yoklaması. Zira o çok övündüğü Çukobirlik Genel Müdürlüğü, il başkanlığı, Seyhan ve nihayet Büyükşehir Belediye Başkanlığı derken bir hayli yol katetti siyaset arenasında. Şimdi medya patronluğuna da el attı ve radyo derken tv ve gazetesinin de yakında yayında olacağı belirtiliyor. Bütün bunlar sadece yeni bir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için yapılmasa gerek.

Benim gönlümden geçen Hüseyin Sözlü'nün MHP'nin, Zeydan Karalar'ın da CHP'nin başına geçmesi. Böylece Adana belki de o büyük köy görüntüsünden kurtulur.

AKLIM ALMADI                             

* Büyükşehir ile ilgili her tartışmada neden Ak Parti ile CHP karşı karşıya geliyor?

* MHP İl Başkanlığı ve Hüseyin Sözlü hep suçlanmasına karşın neden sessiz kalıyor?

* CHP ve Ak Parti il başkanlarının tartışmalarında siyasi nezaket neden askıya alınıyor?

 

ŞAMPİYON ADANA DEMİRSPOR

Küçüklüğümüzde, "Bir şeyi 40 kere söylersen o, olurmuş" derlerdi. Ben de o yüzden şimdiden yazmaya başladım ki siz bu yazıyı okuyup, okuttukça belki de dua niyetine geçecek ve dualarımız kabul olarak hasret sona erecek. Avantaj Adana Demirspor'da değilse bile ilk ikiden bu hafta inşallah Süper Lig'e çıkacak takım Adana Demirspor olacak.

Aksini düşünmek bile istemiyorum. O yüzden bu yazı dua yerine geçsin. Şampiyon Adana Demirspor.