Kurtuluş KILINÇ

Tarih: 03.10.2025 09:23

Altın Koza Sahnesi mi, Siyaset Alanı mı?

Facebook Twitter Linked-in

Altın Koza…

Adana’nın en parlak dönemlerinde kentin sanat yüzünü dünya sahnesine taşımış bir organizasyon.

Bu yıl yine doluydu salonlar. Ama festivali izlerken bir soru büyüdü içimde: festival kimin sahnesi oldu?

Bazı sahneler konuşuldu. Birileri de sahneden çokça konuşuldu
Şarkı icra edicilerden birisi Ceylan Ertem sahnedeydi. Açılışta ilk şarkıları o söyledi. Bazen şarkıların içine kendince eklemeler yaptı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. İfadeleri bazı dinleyicilerde rahatsızlık uyandırdı.
Gezi kalkışması sırasında yok yere hayatını kaybeden gençleri kahraman olarak andı. Sorun da buradan başladı. Gencecik insanların ölümü, siyaset malzemesi yapılabilir miydi?

İşin üzücü yanı bu, tek bir sanatçı üzerinden kapı aralayan bir tartışma değil. Bu, sanatın ortak mekânı nasıl kullanıldığıyla ilgili bir tartışma.

Festivalin ödül törenleri de tartışıldı. Orhan Kemal Emek Ödülleri konuşuldu. Bazı çevreler, verilen ödüllerin seçimini eleştirdi.

Bazı yıllar ödül verilen isimler değişse de değişmeyen bir şey vardı; ödül verilenleri siyasi duruşları. Yaptıkları icraları mutlaka bir yerde siyasete alet edenlerden oluşmaları. Bu yıl da öyle yapıldı. “Neden sadece belirli ajanslara/şahıslara ödül verildi?” sorusu yine soruldu.

Yanlış bilmiyorsam basın ödüllerinde bile Gazeteciler Cemiyeti’ni saymazsak CHP’nin yandaş ajansı aldı tek ödülü. Adana’da uzun yıllardır sahada emek veren gazeteciler yine yok sayıldı. Tabi onlar için içinde bir çift çorapla bir kravatın yer aldığı ödüllerin takdim edileceği başka bir organizasyon yapılıyor nasıl olsa… Bir belediye düşünün. Ödül töreni bile belli bir zihniyete hapsolmuş durumda. Altın Koza eğer bur kentin emeğini tanımlamaya niyetliyse; o emeğin tüm yelpazesini gözetmek zorunda değil mi?

Yılmaz Güney Müzesi Kimin Başarısı?

Bir başka başlığı da Yılmaz Güney meselesine açmam lazım.
Güney’in sinemaya katkıları var. Bunu inkâr etmeyelim. Peki, gerçekten bu kadar önemli katkılar mı bunlar? Bunu bile rahatça tartışamıyorsunuz. İtiraz ettiğiniz anda birileri sizi hemen yaftalamaya başlıyor.

Adına müze açılacakmış. Merak ettiğim nokta şu: Güney adına müze açılacak kadar nasıl bir katkı sundu bu kente ve bu millete? Miras, tek bir siyasi okula hizmet için mi paketlenir? Yoksa sanatçının çok sesli mirasıyla mı paylaşılır? Bu soru Adana kamuoyunu meşgul ediyor. Tartışma sağlıklıysa, şehrin kültür hafızasına katkı sunar. Tartışma, bir mendili bayrak yapma telaşına dönerse zarar verir.

Yılmaz Güney ömrü boyunca hep tartışılan bir isimdi. Bazen Kürt Milliyetçileri onlara yanaşınca Türk Solu, her daim Türk Milliyetçileri, zaman zaman sinema eleştirmenleri ve pek çok zaman kadınlar tarafından dışlanan bir isim oldu.

Sinematik anlamda da sanatsal anlamda da Yılmaz Güney’in katkıları bu kadar sınırlıyken adının bir kesim tarafından bayraklaştırılıyor olması bence Güney’in en büyük başarısı.

 

Yıl Olmuş 2025

Festivalle ilgili bir başka sorun da teknik.

Adana’da olup da konser alanlarına gidemeyenler ya da şehir dışında olanlar internetten izlemek istedi yayınları. Yıl 2025 olmuş hala görüntü ve ses kalitesi yok! Yaşananlar izleyicide hayal kırıklığına neden oldu. Sunucunun ne dediği anlaşılamadı. Garip garip sesler çıktı, Zeydan Başkan’ın bile sesi verilemedi.

Bir festival, eğer halkla buluşacaksa; teknoloji köprüsünü sağlam kurmalı. Yoksa sözlerin, mücadelelerin kıymeti düşer.


Altın Koza ile İlgili Tekliflerim Var!

Sanat, siyasi eleştiri ve sorgu içerebilir. Bu normal ama festival alanı, tek bir siyasi fikrin düşünce ve şov kampına dönüştürülmemelidir. Kültür mekânı, çoğul sesi barındırmak zorunda. Bir festivalin görevi; sadece kimlik politikası yapmak değil, farklı sesleri aynı sahnede buluşturmaktır. Tek sesliliğin kutsandığı yerde sanat zayıflar. Tartışma sönükleşir. Seyirci yalnızlaşır.

Bazı sanatçılar sahneyi kullanıp politik mesaj veriyor. Buna da eyvallah! Ancak o zaman da iki şey beklenir; şeffaflık ve ölçü. Festival Tertip Komitesi, sanatçı seçimini, ödül kriterlerini ve hatta sponsor tercihlerini bile kamuyla paylaşmalı. Aksi durumda izleyici haklı olarak sorar: “Neden bu isim, neden bu ödül?” Hesap verilebilirlik olmazsa, güven sarsılır.

Altın Koza bir şehir festivali. Şehrin tarihine, emeğine, üretimine borcu var. Eğer festival birilerinin reklam alanına dönüşürse; Adana kaybeder. Bir kesimin propagandasına alet edilirse; sanat yaralanır. Oysa amaç çok daha büyüktür: Kültürü, birlikteliği çoğaltmak.

Yazıyı bir-kaç öneri ile tamamlayayım; Festival komitesi daha şeffaf ve farklı dünya görüşüne sahip insanlardan olmalı. Yayın teknik şartları iyileştirilmeli. Ödül süreçleri şeffaflaştırılmalı. Ve sahne, herkesin sahnesi olmalı. Sağdan da soldan da merkezin dışında da sesler duyulmalı. Çünkü bir şehir ancak böyle büyür.

Slogan olsun: “Sahne çeşitlendikçe, kültür çoğalır.”
Adana’nın kültür mirası, tek bir ideolojiye mahkûm edilmemeli. Altın Koza’nın gerçek gücü, pek çok rengin bir arada parlar olmasındadır. Bunu hatırlamak ve yaşatmak başta yöneticilerimiz olmak üzere hepimizin ortak sorumluluğudur.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —