Bu hafta köşe yazıma haklı bir gururla başlıyorum;
Cumhuriyetin coşkusunu iliklerimize kadar işlemiş olmasının verdiği tarifsiz duygu ve gururla…
İnce ince, harf harf işleyeceğim bu duyguyu köşemde; tıpkı bu topraklarda kanla yazılmış her bir karış gibi.
Tarih her zaman tekerrürden ibarettir.
Atalarımızın bağımsızlık için verdiği kutlu mücadele, Cumhuriyet’in kuruluşuyla anlam bulmuştur.
Aç, susuz, uykusuz; gece gündüz, kar kış demeden, daha çocuk yaşta cepheye koşan bu vatan evlatları can verdiler.
Yüzlercesi, binlercesi…
Analar, evlatlar… Bu vatanın her ferdi, bağımsızlık için canı pahasına mücadele etti.
Vatan için yüreklerini kalkan, vücutlarını siper ettiler.
Bugün nefes alabiliyorsak, onlar sayesinde.
Nitekim Cumhuriyet’le yeni bir kimlik kazandık.
Yeniden doğduk savrulan küllerimizden.
Ulusal egemenliğin yalnızca millete ait olduğunu dünyaya ilan ettik.
Nitekim 29 Ekim 1923…
Mustafa Kemal Atatürk’ün bir ulusun kaderini değiştirdiği o tarih.
Altın harflerle yazıldı.
Bir çağ kapanırken, yeni bir çağ açıldı.
Saltanatın yerini halkın iradesine bıraktı.
Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir yeniden doğuşun simgesidir.
Atatürk, Cumhuriyet’i sadece ilan etmedi; onu bir fikrin, bir inancın, bir yaşam biçiminin temeline yerleştirdi.
“En büyük eserim” dediği Cumhuriyet, özgür düşüncenin, çağdaşlığın, bilimin ve kadının toplumda yer bulmasının yolunu açtı.
Fikirlerini özgürce beyan edebileceğin, varlığını hissettiren;
kadın-erkek demeksizin herkesin her alanda kendini gösterebileceği bir yaşam biçimi haline geldi.
Eğitimden bilime, sanattan toplumsal hayata kadar her alanda eşitliğin, umudun ve ilerlemenin adı oldu Cumhuriyet.
Cumhuriyet bir fikir devrimidir; bağımsızlık için devinen kahramanların yazdığı bir gerçektir.
Sonsuza dek izinde yürüyebileceğimiz bir yol ve rehber oldu bizlere...
Cumhuriyet özgürlüktü, tüm kapıları açan tek anahtar.
Özgürlüğe, yeniliklere, yaşama açılan sonsuzluğa açılan ilelebet baki kalacak bir kapı...
Tarih, öyle ki geleceğe her daim aynadır;
objektiflikle baktığınızda netlik kazanıyor.
Öyle bir irade ki… Bu vatan için nasıl mücadele edildiğini unutmamak gerekiyor.
Çünkü Cumhuriyet, yegâne kutsal bir kuruluş; yüreklerimize taht kurmuş bir mirastır.
Bu mirası korumak da bizim vazifemizdir.
Bugün bu coşku ve onurlu gururu yalnızca ben değil, elbet sadece bu ilçe değil; tüm ülke yaşadı.
Sokakları saran bayraklarla, sonsuzluğa uzanan o dalgalanışla hepimiz aynı duyguda birleştiysek, işte bu Cumhuriyet’in gücüdür.
Cumhuriyet, birlik ve beraberliğin sembolüdür;
tek bir çatı altında, tek bir yürek olarak yaşamanın adıdır.
Ve bizler, bu emaneti sonsuza dek korumaya ant içmiş bir milletiz.
Atatürk’ün izinde, Cumhuriyetimizi,kutsal mirasımızı sonsuza dek yaşatacağız.
Bu uğurda mücadele eden, can veren tüm şehit ve gazilerimizi; başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, rahmet, minnet ve saygıyla anıyor;
Cumhuriyet Bayramımızı en içten duygularımla kutluyorum.
Yaşasın Cumhuriyet!
Saygılarımla...
Tuğba Kan