Ali yazar Veli bozar misali, alınan bir karardan sonrasında geri adım atmak kime ne fayda getirir? Sorusunu sormadan yaz-boz misali kararları değiştirmek kanımca doğru bir yöntem gibi gözükmüyor. Bu tespiti yaparak önceki gün televizyonlara ve gazetelere haber olan önemli bir konuyu gündeme taşımak istiyorum.
Haziran 2023’te Hükümetin ekonomi yönetimi bir karar aldı. Yüksek enflasyonla mücadele kapsamında kredi kartlarına yönelik kısıtlamalar getirmişti.
2024’ün ilk aylarında BDDK, bankalara gönderdiği sözlü talimat ile kredi kartlarından yapılacak taksitli nakit avans işlemlerinde vade sayısını 12’den 3’e düşürmüş, kart sahiplerinin toplam limitlerinin en fazla yüzde 25’ini nakit çekebilecek şekilde düzenleme yapmıştı.
BDDK, kredi kartlarından yapılacak nakit avans işlemlerinde tavan tutarı 25 bin TL olarak belirlemiş ve talep enflasyonunu baskılamak amacıyla bu önlemleri yürürlüğe koymuştu.
Eğer doğru ise öğrendiğimiz bilgiler, 2026 Ocak ayından itibaren bu kurallarda gevşemeye gidilmesi planlanıyor. Alınan kararla neyi planlıyorlar? Sınırlama getirilince kim neyi kaybetti? Kartlı işlemlerde sınırlama getirildiğinde nakit avans kullanımının azalmasına yol açtığı ifade ediliyor.
Yeni yılda kredi kartlarından yapılacak taksitli nakit avans işlemlerinde, mevcut 3 aylık azami vadenin ilk aşamada 6 aya, ilerleyen dönemde ise geçmiş yıllarda olduğu gibi 12 aya yükseltilmesi hedefleniyor.
Kredi kartları ailelerin icraya düşmesine vesile olan bir sonuç ortaya çıkarıyor. Harcanırken kolay, ödenirken zorluk çekiliyor kredi kartlarıyla…
Kanımca kredi kartlarının limitlerini genişletmek doğru bir yöntem değil. Ekonomiye ne anlamda katkı getirecek onu bilemem. İnsanların mağduriyetlerine neden olduğu için kredi kartlarının limitlerinin kaldırılmamasının doğru olacağını düşünüyorum. Herkes ayağını yorganına göre uzatmalı..
Getirilen kısıtlamadan da vazgeçilmemeli…