Geçtiğimiz hafta içinde cenazem nedeniyle siz kıymetli okuyucularımla buluşamayarak yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Cenazemiz nedeniyle acımızı paylaşan tüm dostlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum. Maalesef hayat devam ediyor.
Hafta sonunda Adana’da MHP tarafından organize edilen ‘Terörüz Türkiye için milli birlik ve dayanışma buluşmaları’ MHP’lileri buluşturan bir toplantı oldu. Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, buluşmaların gayesini açıklayan bilgilendirmelerden sonra ilhamını Türk tarihinden alan bu buluşmalarla ilgili bugüne kadar gerek genel merkez tarafından yapılan açıklamaları, gerekse de Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını yorumlayarak salondaki insanlara anlattı.
Ben bu tür kapalı alanlarda partilileri oraya toplayarak onlara yapılan konuşmaların bir anlam ifade etmediğini düşünenlerdenim. Adnan Menderes Spor Salonu’ndaki insanlar partinin yetkili kurullarında görev yapan, daha önce partide görev almış ve halen aktif olarak politika yaparak ileride politika yapmak isteyenlerin oluşturduğu bir kalabalığı ihtiva ediyor. Bunun yanında ocaklardan getirilen gençler, belediye destekli topluluklar olarak bu tür izahatların kendi partilinize izah edilmesinin kime ne kadar yararı olur? Onu da tartışmak gerekir.
Salonlarla değil, halkla buluşmak gerekiyor.
Adana’nın caddelerini dolaşarak yurttaşla buluşmak, esnafın derdini dinleyip onlarla hemhal olmak bence daha doğru bir yöntem olurdu. Terörsüz Türkiye konusu, yurttaşın önceliği değil…
Yurttaşın önceliği karnının doymaması, kazandığı paranın yetersizliği, borç batağının altında ezilme, çarşı pazardaki yangın…
Kısacası yurttaş zor durumda. Nasıl başlayıp nereye varacağı hiç belli olmayan konularda atılan hamasi nutuklar yurttaşın inanın hiç umurunda değil…
Yurttaşın bir tek şey var umurunda olan bu terörsüz Türkiye konusunda. Bebek katili APO’nun ve PKK’lıların adına yapılan özgürlük çağrılarının karşılık bulup bulmayacağı…
Yani APO’nun ve PKK’lıların serbest kalıp kalmayacakları, APO’ya ve PKK’lılara verilecek olan iltimaslar, bunlar yurttaşı ilgilendiriyor.
Bu tespitimden sonra bir dipnot vererek yazımı noktalamak istiyorum. Sayın Devlet Bahçeli’nin bu konudaki ısrarının da ülkücü camiada hoş karşılanmadığını bizatihi gördüğüm ve yaşadığım için hatırlatayım istedim. Gerisi parti yöneticilerine kalmış bir şey…